Türkiye siyasi tarihine ‘post modern darbe’ olarak geçen 28 Şubat sürecinin 19’uncı yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Bolu İl Gençlik Kolları Başkanı Taha Furkan Sönmezel, belediye önünde basın açıklaması yaptı. Etkisi bin yıl sürecek denilen süreçte “Milletin iradesi yok sayıldı” diyen Sönmezel, vatan toprakları üzerinde oynanan oyunların 28 Şubat ile sınırlı kalmadığını belirterek “Bu ülkenin gençleri olarak, vatanımıza, bayrağımıza sahip çıkarak, bin yıl bu yaşanan zulmü unutturmayacağız” dedi.
AK Parti Bolu İl Gençlik Kolları Üyeleri, 28 Şubat post modern darbe sürecinin 19’uncu yıl dönümü nedeniyle belediye önünde açıklama yaptı. Şiddetli yağmur ve dolu yağışı nedeniyle bir bina altında gerçekleşen açıklama esnasında “28 Şubat post modern darbeyi kınıyoruz” yazılı pankart açıldı. “Allah bu ülkeye bir daha 28 Şubat yaşatmasın”, “Bin yıl sürecek dediniz, on yıl sürmedi”, “19 yıl önce tanklarla milletin iradesi çiğnendi” ve “İrademe dokunma” yazılı dövizler dikkat çekti.
Grup adına açıklamalarda bulunan AK Parti İl Gençlik Kolları Başkanı Taha Furkan Sönmezel, 28 Şubat1997 tarihli MGK toplantısı ve bu toplantıda alınan kararlar sonrası ortaya çıkan süreçle ilgili olarak, “28 Şubat, sözde irticayla mücadele adı altında kendi meşruiyetini kendisi oluşturmaktaydı. Ama irtica tanımının belirsizliği ki; kasten belirsiz bırakılmış olması demek daha doğru olur, sadece sözde irticayla ilişkilendirilen mütedeyyin kesimler için değil, toplumun tüm kesimleri için bir demokrasi kaybını, baskı ve insan hakları ihlallerini beraberinde getirdi. Sözde irtica ile mücadele, kişi ve kurumların temel hak ve hürriyetlerinin ihlalinin kılıfı ve bir tür dokunulmazlık kazanmak için benimsedikleri bir misyon hâline geldi” dedi.
“BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR VE EŞLERİ CEZALANDIRILDI”
Süreçte başörtülü kadınların eğitim, öğrenim ve çalışma hakları ile anayasal ve uluslararası sözleşmelerin hiçe sayıldığını kaydeden Sönmezel, “Başlarını açan veya peruk takan kadınlar dahi disiplin cezaları almaktan, sürgünle cezalandırılmaktan, memuriyetten atılmaktan ve işlerini kaybetmekten kurtulamadı. Eşi ile işi arasında tercih yapmaya zorlananlardan bazıları başörtülü eşlerinden, bazıları geçimlerini sağladıkları işlerinden vazgeçmek durumunda kaldılar. Bugün hâlâ kesin sayısı bilinemese de çok sayıda erkek de, eşi başörtülü olduğu için veya sözde ‘irticai fikirleri ya da faaliyetleri’ nedeniyle işten atıldı ve cezalandırıldı” şeklinde konuştu.
“MİLLETİN İRADESİ YOK SAYILDI”
28 Şubat sürecinde millet iradesinin yok sayıldığını belirten Genç siyasetçi, “Milletin iradesi yok sayıldı. Meclis İç Tüzüğü bahane edilerek, başörtülü milletvekili Merve Kavakçı’nın şahsında bu aziz ve necip millete had bildirilmeye çalışıldı. 28 Şubat sürecinde üniversitelerin hizaya getirilmesi için Kemal Gürüz görevlendirilmişti. Gürüz’ün talimatıyla Şubat 98’de toplanan YÖK Genel Kurulu, ‘Kılık-Kıyafet Genelgesi’ne göre başörtülü öğrencilerin üniversitelere sokulmaması konusunda tüm rektörleri uyarmış ve dönemin rektörleri sadakat yarışına girmişti. 28 Şubat davasının sanıklarından Kemal Gürüz, savunmasında, ‘O dönemde çalmadım, çırpmadım. Hatta Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü’yken üniversitenin camisini bile tamir ettirdim’ şeklinde ifadede bulunmuştur. Şimdi Gürüz’e soruyoruz: On binlerce genç kızımızın geleceğini çalmaktan daha büyük hırsızlık mı olur?” diye konuştu.
“İKNA ODALARI İLE BU DÖNEMDE TANIŞTIK”
Gençlik Kolları Başkanı Taha Furkan Sönmezel, açıklamasının devamında, 12 Eylül 1980 sonrası yaşanan tasfiyelerin daha sistematik biçimde devam ettiğine dikkat çekti. “Özellikle araştırma görevlisi, yardımcı doçent ve doktora öğrencisi, üniversitelerinden atıldı, yüksek lisans için gidenler yurt dışından geri çağrıldı ve akademik hayatları sona erdirildi” diyen Furkan Sönmezel, “Hukuk normları geriye yürütülerek birçoğunun kazanılmış hakları yok sayıldı. El Ezher gibi bazı üniversitelerin denkliği iptal edildi ve bu iptal hükmü geriye yürütülerek, yıllar önce bu üniversitelerden birinden mezun olup Türkiye’deki bir üniversitede görev yapan öğretim elemanları, bir anda lise mezunu durumuna düşürülerek işlerini kaybetti. ‘İkna odaları’ yükseköğretim literatürüne bu dönemde girdi ve üniversiteli kızlar inançları ve siyasi kimlikleri ile gelecekleri arasında tercih yapmak zorunda bırakıldı. Bu süreçte, yine sayısı belirsiz genç kız, kimi zaman son sınıfa veya son sınıfın son dönemine kadar geldikleri üniversitelerini terk etmek zorunda kaldı. Bunlardan, özellikle okulunu veya işini kaybedip eşleri tarafından geçindirilmeyi bekleyen, eşi tarafından başı açtırılan veya aile düzeni bozulup eşini kaybeden, sağlığı bozulup depresyona giren ve intihara kalkışanlar da oldu” dedi.
“HADSİZ GİRİŞİMLER 28 ŞUBAT’LA SINIRLI KALMADI”
Etkisi bin yıl sürecek denilen sürece milletin gerekli cevabı 2002 yılında verdiğini ve yaşanan hak kayıplarının giderildiğine dikkat çeken Sönmezel, son olarak şunları söyledi:
“Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat sürecine, milletimiz gereken cevabı 2002 yılında vermiş, ilerleyen yıllarda, bu dönemde yaşanan hak ihlallerinin ve kayıplarının telafisi için olumlu adımlar hamdolsun hükümetimiz tarafından atılmıştır. Ancak yüzyıllardır bu millet üzerinde oynanan, bu vatan toprakları üzerinde yapılmak istenen hadsiz girişimler elbette 28 Şubat’la sınırlı kalmadı. 2007 e- muhtıra, 2013 Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık iddiaları ve şuan da ülkemizin üzerinde yapılmaya çalışılan By-Pass, daha önce olduğu gibi bugün de aziz ve necip milletimizin aklıselim ve itidalli duruşuyla hüsrana uğramış ve uğramaya devam edecektir. Bizler AK Parti Gençlik Kolları olarak, bu ülkenin gençleri olarak, vatanımıza, bayrağımıza sahip çıkarak, bin yıl bu yaşanan zulmü unutturmayacağız. Bu milletin genleriyle, kırmızıçizgileriyle oynamaya çalışanlara karşı daima dimdik duracak ve safları sıklaştıracağız.”
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *