'Kendimizi görmek istiyorsak aynaya değil önce çocuklarımıza bakalım!'

 

Yazar, Davranış Bilimci ve Konuşmacı Pınar Holt, RİMER, Rize Merkez Mahalleliler Kültür ve Dayanışma Derneği davetlisi olarak ‘Okul, Ebeveyn ve Çocuklarımız’ başlıklı söyleşiye katıldı.

Pınar Holt, RİMER tarafından organize edilen ve yeni eğitim öğretim yılının açılmasına istinaden aileler için yapılan bu anlamlı organizasyonda bulunmaktan hem mutluluk hem onur duyduğunu belirtti. Pınar Holt, konuşmasında okul seçimi, okula başlama yaşı, çocukları okula nasıl alıştırabiliriz gibi en çok sorulan soruları yanıtlarken, aile tutumları, öğrenme stilleri ve sınıf içi öğrenci tipi ve verimli ders çalışma yöntemlerinden de bahsetti. Günümüzde birçok ebeveynin çocuğun yeteneklerini, duygu, düşünce ve seçimlerini göz ardı ederek sadece okul başarısı ve sınav notlarına odaklandığından bahsederek, ailelere ‘Çocuğunuzu ne kadar iyi tanıyorsunuz?’ sorusunu sorduğunda üzülerek cevapsız kaldığını belirtti. Ailelerin ‘Çocuklarının öğrenme stillerini, okulda ne tip bir öğrenci olduğunu, neye yeteneği ve kapasitesi olduğunu, ne tip bir aile tutumu sergiledikleri’ konusunda gerektiğinde bir uzman yardımı almalarını tavsiye eden Pınar Holt sözlerine şu şekilde devam etti: ‘Aile içi iletişim, ebeveynlerin birbirleriyle olan ilişkisi, aile içinde ki huzur ya da gerginlik mutlaka çocuğa ve çocuğun toplum içinde ki davranışlarına yanşayacaktır. Okulda arkadaşlarına zarar veren, şiddet gösteren, küfür eden çocuğu değil, yaşadığı aile ortamını incelemek gerekir. Biz kendimize, ailemize, çevremize, yaşadığımız topluma, ülkemize ne kadar nazik, şefkatli, sevgi dolu, faydalı yaklaşırsak çocuklarımızda bizden gördüklerini toplum içinde uygulayacaktır. Kendimizi görmek istiyorsak aynaya değil önce çocuklarımıza bakalım! Her çocuğun gelişim ritmi, uyumu ve başarısı bir diğerinden farklı olduğunu savunduğunu bildiren Pınar Holt kendi çocukluğundan ve şimdilerde kızıyla yaşadığı okul tecrübelerinden bahsederek; ‘Kızımın yetişmesinde önemli olan benim beklentilerimin karşılanması değil, kızımın kendiyle barışık, mutlu ve yaşama karşı heyecanının kaybetmemiş bir birey olarak yetişmesidir.’ diye bildirdi.