İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Yaşam Osmanlı Devleti’nin Kısa Sosyal Tarihi, raflarda

Osmanlı Devleti’nin Kısa Sosyal Tarihi, raflarda

Merhum Kemal H. Karpat’ın gözünden Osmanlı Devleti’nin Kısa Sosyal Tarihi, Timaş Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı.

Sosyal tarih denildiği zaman akla gelen önemli tarihçilerden biri olan G. M. Trevelyan klasikleşmiş olan “English Social History” adlı eserinde sosyal tarihi, siyasi tarihin hariç bıraktığı ya da unuttuğu insanların tarihi olarak tanımlar. Bunu yaparken, insanları siyasetten bağımsız düşünmenin zor olduğunu ve hele İngiltere insanı için bunun daha zor olduğunu belirtir. Sosyal tarih olmaksızın iktisadî ve siyasi tarihin anlaşılamayacağını savunur. Bu sözleri Osmanlı tarihi ve insanına uyarlamamız mümkündür. Nitekim, XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Charles Issawi, Roger Owen, Halil İnalcık, Donald Quataert, Nikolai Todorov gibi tarihçi ve sosyal bilimciler “Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihinin” farklı dönemlerine ve bölgelerine ışık tutmaya çalıştı. Bu çalışmaların hiçbirisi ‘devlet’i konu dışında bırakmamıştır. Bu çalışmalarda birinci ve ikinci elden nicel ve nitel veriler kullanılarak Osmanlı toplumunun bürokrasiden başka diğer unsurları da incelenmiştir.

Osmanlı Devleti’nin Kısa Sosyal Tarihi de bir yönüyle yukarıda ismi verilen sosyal bilimcilerin takip ettiği metot ve verileri kullanmak suretiyle oluşturulmuş bir sosyal tarih çalışmasıdır. Salt bir döneme odaklanmış mikro bakışı içermemekle birlikte Osmanlı Devleti’nin son üç asırlık tarihinin sosyal, ekonomik, askerî ve siyasi dönüşümüne yol açan toplumsal, siyasi, ekonomik ve kültürel olguları sosyoloji, iktisat, siyaset bilimi, felsefe, demografi, istatistik gibi disiplinlerin yöntem ve bulgularıyla makro açıdan incelemektedir. Bu yönüyle disiplinler arası bir yaklaşım benimsenmiş ve klasik siyasi tarihçiliğin anlatım dili ve üslubundan uzaklaşılmıştır. Ayrıca, metnin içinde geçen birtakım küçük olay ve olgular yazarın aslında ayrıntılara dikkat eden titiz yapısını da gözler önüne sermiştir. Merhum Kemal Karpat’ın vefat etmeden kısa bir süre önce yayınevimize verdiği bu kitabı neşretmekle hüzünlü bir sevinç yaşamaktayız.

“Hem toplumsal yapı hem de sosyal hareketlilik açısından Osmanlı Devleti öncelikle Avrupa’nın kapitalist düzeninin kafa tutmasına mukabele edecek ve onun teknolojisini özümseyecek temel toplumsal şartlara sahipti” Bu tercüme hazırlanırken Kemal H. Karpat Hoca ahirete intikal etti ve ne yazık ki bir kitabının daha neşredilmesi mutluluğunu yaşayamadı. Velut bir yazar ve akademisyen olarak uzun bir ömre büyük eserler sığdıran ve Osmanlı tarihi çalışmalarını uluslararası ölçekte ve standartlarda ele alan Karpat, yerli ve yabancı pek çok tarihçinin yetişmesine vesile oldu. Tarihçiliğini, yaşadığı dönemden bağımsız tutmadı ve çağdaş Türkiye’nin siyasi, sosyal, kültürel, askerî ve ekonomik meselelerine dair de kalıcı monografiler kaleme almak suretiyle pek çok meslektaşına göre farklı olduğunu fiilen göstermiş oldu.

Merhum Karpat bu kitabında, Osmanlı Devleti’nin devraldığı tarihsel miras ve coğrafya üzerine kurduğu özgün sosyo-politik, ekonomik, kültürel ve askerî yapılanmasının bilhassa XVI. yüzyılın sonundan itibaren yaşadığı dönüşümün sebepleri mukayeseli bir bakış açısıyla tahlil etmektedir. Ayrıca kendisine has üslubu ve metodolojisiyle Osmanlı siyasası ve toplumsal yapısı üzerindeki temel dinamiklerin paradoksal değişimini genel yönleriyle tahlil ederken çok ilginç ayrıntılara değinmek suretiyle hem bir bütün halinde Osmanlı tarihini incelemiş hem de birtakım ayrıntıları da ihmal etmediğini göstermiştir.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *