İstanbul
Hafif yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Yaşam Samipaşazade Sezai’nin Sergüzeşt’i raflarda

Samipaşazade Sezai’nin Sergüzeşt’i raflarda

1420
GÖSTERİM
2 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
İş Bankası Kültür Yayınlarının Türk Edebiyatı Klasikleri, Tanzimat Dönemi’nin yenilikçi edebiyatının öncülerinden Samipaşazade Sezai’nin Sergüzeşt adlı kitabıyla devam ediyor.

Samipaşazade Sezai’nin ilk ve tek romanı olan Sergüzeşt, gerek kurgusu gerekse anlatımıyla edebiyat tarihimizde bir dönüşümün habercisi kabul ediliyor. Henüz çocuk yaşta Kafkasya’dan getirilip İstanbul’da satılan Dilber’in macerasının, XIX. yüzyıl sonu Osmanlı’sında hâlâ sürmekte olan insan ticaretinin birey ve toplum hayatında yol açtığı yıkım üzerinden ustaca anlatıldığı ve devrinin sosyo-kültürel yapısına da ışık tutan Sergüzeşt, okuyucunun beğenisine sunuldu.



Yazar hakkında

İstanbul’da doğan Samipaşazade Sezai’nin (1859-1936) çocukluk ve ilk gençlik yılları Maarif nazırlığı da yapmış olan babası Sami Paşa’nın Taşkasap’taki büyük konağında geçti. Bu konak, dönemin meşhur fikir adamlarına, yazar ve şairlerine ev sahipliği yapan önemli bir buluşma noktasıdır. Sezai burada pek çok yazar ve şairle tanışır. Özel hocalardan Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri alır. Gençlik yıllarında oldukça etkilendiği Namık Kemal ve yakın dostu Abdülhak Hamit’in yenilikçi düşüncelerini benimseyen Sezai, 1880’de Londra Sefaretine ikinci kâtip olarak atanır. Burada Batı edebiyatını, özellikle Shakespeare’in eserlerini inceleme imkânı bulur. Londra’da geçirdiği bu zaman onun düşünce dünyasını ve edebi ufkunu genişletir. 1901’e kadar İstanbul’da Hariciye Nezareti’nde muavinlik görevini sürdürür. İstanbul’da geçirdiği 1886-1901 yıllarında Sergüzeşt’i, Küçük Şeyler’i ve Rumûzü’l-Edeb’ i yayımlar. İstanbul’un alafranga dünyasına yönelik ilk köklü saptamalar onun eserlerinde belirir. Sergüzeşt’te esirlik ve özgürlük kavramlarını işlemesi hükümetin takip çemberine girmesine neden olur ve 1901’de Paris’e kaçar, burada Jön Türklere katılır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *