Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi tarafından 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı kapsamında “Kimya Biliminde Tarihi Gelişmeler” adlı bir konferans düzenlendi.
SAÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Doç. Dr. Eyüp Sabri Türker Konferans Salonunda gerçekleşen konferansa SAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Osman Aydın konuşmacı olarak katıldı. İslam dünyasındaki kimya çalışmalarının Helenistik Çağ’da İskenderiye’de yapılan çalışmalardan etkilendiğini belirten Prof. Dr. Aydın, bu çalışmalara genel olarak ‘simya’ adının verildiğini söyledi. İslam dünyasındaki çalışmalar sırasında belirginleşmeye başlayan yapısal dönüşüm kuramının madde konusunda ilk yorum olduğuna değinen Prof. Dr. Aydın, “Bu düşünceye göre, doğadaki bütün maddeler aslında kükürt ve cıva bileşimidir. Müslüman simyacıların amaçlarından biri de ‘el iksiri’ yani mükemmel maddeyi bulmaktı. Bu nedenle, mükemmele yakın gördükleri altın, genellikle bu çalışmalarda kullanılmıştır. Çalışmaların sonunda bazı kimyasallar üretilirken, bir takım tanımlamalar da ortaya çıkmıştır. Örneğin, güneş ile altın, ay ile gümüş eşleştirildiği için güneş ve ay ilk simge olarak kullanılmıştır. Bu tanımlama 18’inci yüzyıla kadar varlığını sürdürmüştür” dedi.
“İslam alemi dünya bilim ve medeniyetinin temsilcisi olmuştur”
Orta Çağ İslam dünyası hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Aydın, Orta Çağ bilim tarihinin genellikle İslam medeniyetinin gelişme tarihinden itibaren başladığını belirtti. 8’inci yüzyıl ortalarından 13’üncü yüzyıl ortalarına kadar olan 500 yıllık dönemde Batının hiçbir rolü olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Aydın, “Arapça yayın yapan İslam alemi, bu dönemde hemen hemen tek başına dünya bilim ve medeniyetinin temsilcisi olmuştur. 13-16. yüzyıllar arasında Batı’da bir hareketlilik görülmektedir. Dolayısıyla, 13’üncü yüzyıla kadar Doğu El-Kimyacıları, bilim hareketinin başında gelmişlerdir. Bu süreçte birçok yeni buluşlar ortaya koydukları gibi eskiden gelen bilgileri de geliştirmişlerdir. Örneğin, çinkoyu elde etmişler ve altın dışındaki metallerin kükürt ile birleştirilmesini ortaya koymuşlardır” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de ‘çağdaş kimya’ Derviş Paşa ile başlamıştır”
Tarihteki ünlü Türk kimyacılardan örnekler veren Prof. Dr. Aydın, Osmanlılarda kimyayı ‘Gelenekçi Dönem’ ve ‘Yenilikçi Dönem’ olmak üzere iki bölüme ayırarak anlattı. Osmanlı döneminde yaşamış olan Türk bilginlerinin bilimsel faaliyetleri hakkındaki bilgilerin yetersiz olduğunu işaret eden Prof. Dr. Aydın, o zamanların bilim dilinin Arapça olmasından dolayı yazılan eserlerin büyük kısmının henüz incelenmemiş olmamasına dikkat çekti. Gelenekçi dönemde Orta Asya’dan batıya doğru göç eden Türklerin, ancak kültürün yeşerdiği toprakların vatan olduğu bilincine sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Aydın, “Bu nedenle medreselerini Batı üniversitelerinden önce açmışlardır. İlk medrese Nişabur şehrinde Alparslan’ın isteği üzerine kurulmuştur. Bu dönemde yapılan araştırmalar daha çok tıp, astronomi, matematik ve coğrafya üzerinedir. Yenilikçi dönemde ise 1863 yılında Darülfünun açıldı. İlk hocaları arasında Kimyager Derviş Paşa da bulunuyordu. Derviş Paşa’nın Usul-i Kimya adlı eseri ilk kimya ders kitabıdır. İlk defa kimyasal formül ve denklemleri kullanmıştır ve kimya terimlerinin Türkçeye tercüme edilerek kullanılmasından yana olmuştur. Türkiye’de ‘çağdaş kimya’ Derviş Paşa ile başlamıştır” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *