Beylikdüzü Belediyesi tarafından 6’ncı Barış ve Sevgi Buluşmaları kapsamında düzenlenen 3. Beylikdüzü Sahaf Festivali başladı. Festivalin ilk günkü konuğu olan gazeteci Serdar Kuzuloğlu, “Teknolojik cihazlar ve o cihazların ucundaki yazılımlar, bütün yaşam standartlarımızı, terimlerimizi, yaşam şekillerimizi, mutluluklarımızı ve mutsuzluklarımızı belirtiyor” dedi.
Beylikdüzü Belediyesi tarafından 6. Barış ve Sevgi buluşmaları kapsamında düzenlenen 3. Beylikdüzü Sahaf Festivali kitapseverlerin beğenisine sunuldu. Festivalin ilk günü renkli görüntülere sahne olurken, söyleşilerin ilk günkü konuğu gazeteci Serdar Kuzuloğlu oldu. Çardak sohbetleri etkinliği olarak düzenlenen söyleşide Serdar Kuzuloğlu, ‘Kitapsız Dünyasının Sahafları’ adlı bir söyleşi gerçekleştirdi. Dijitalleşen dünyanın günümüzde getirdiği iletişim sorunları üzerine konuşan Kuzuloğlu, kitapların insanların hayatında daha fazla yer almaları gerektiğini söyledi. İnsanların günümüzde sadece ‘tüketici’ durumda olduğuna ve sahte ihtiyaçların alışveriş çılgınlığına sürüklediğine değinen Serdar Kuzuloğlu, bilinçli olarak davranışların kontrol edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“Teknolojik yazılımlar bizim yaşam standartlarımızı belirliyor”
Sosyal medya mecralarının hayatımızda belirleyici bir yere sahip olduğunu aktaran Kuzuloğlu, “Teknolojik cihazlar ve o cihazların ucundaki yazılımlar, bütün yaşam standartlarımızı, terimlerimizi, yaşam şekillerimizi, mutluluklarımızı ve mutsuzluklarımızı belirtiyor. Örnek olarak ‘Tik Tok’ sayesinde başkaları adına mahcup olmayı öğrendik. Bugün sunumumu hazırlarken dayanamadım, Twitter’a yazdım Tik Tok uygulamasını kullanan ailenin bireyi anladım bir hallere girmiş ama diğer aile bireylerini nasıl ikna ediyor? Anne ve babasına o hareketleri nasıl yaptırıyor. Öyle haller var ki düşünün üst komşunuz, Tik Tok’ta seyrediyorsunuz ciddiye alınacak hali kalmıyor. 20 saniyelik videolarla, 60 saniyelik Instagram video paylaşımlarıyla bilgi edindiğimiz dünyada bir de klasikler var. Romanlar var, öyküler var ve ne acıdır ki kitaplar tatmadan tadını anlatabileceğiniz bir şey değil. Muhteşem pişirilmiş bir nohudu tarif edebilir misiniz? Belki birkaç sayfa yazarak, uğraşarak onunla ilgili bir fikir verebilirsiniz ya da benzetmeler yapabilirsiniz. Böyle bir çağda kitap nasıl var olacak? Bir yerde oturup eline bir şey alacaksın ve başka bir şeyle uğraşmayacaksın, bir gözün kitaptayken başka bir meşgalen olmayacak. Yukarından sürekli bildirim gelmeyecek ve başka bir uğraşın olmayacak. Bütün dikkatini vereceksin, belin ağrıyacak, bunların hepsi zor. Bunların yeni yöntemlerini bulmalıyız ama Tik Tok gibi şeylerle de değil. Başka ara formlar bulacağız, bulmamız gerekiyor. Tik Tok isteyenlere kitabın içeriğini nasıl aktarabiliriz, bunla ilgili bir şeyler bulacağız mutlaka” dedi.
“Eskiden tüketim ihtiyaçlara bağlıydı”
Eski dönemlerde tüketimin ihtiyaç kaynaklı olduğunu ancak günümüzde reklamların alışveriş seçeneklerinin tüketimi yönlendirmesi sayesinde sürekli alışveriş çılgınlığı yaşandığının altını çizen Serdar Kuzuloğlu, “Bugün insan dediğimiz varlık tamamen ‘tüketici’ ye indirgenmiş durumda. Tüketim dediğimiz şey üzerinde yeterince düşünmediğimiz bir boyuta geldi. Yeni nesil bayramlarımız var, hiçbir kitapta yazmıyor, hiçbir kanun hükmünde kararnameyle belirlenmemiş. 3-5 sene önce hayatımızda yokken bugün bayağı herkesin ortalığı inlettiği bir şeyler haline geliyor. Mesela ‘Black Friday’ var. ’Kara Cuma’, biz onu ’Muhteşem Cuma’ olarak aldık. Amerikalıların Şükran Günü’nden önce birbirine hediye aldıkları bir gün. Şükran Günü’nde insanların birbirine hediye alması adettendir diye bugünü ulusallaştırıyorlar. Kara Cuma gününden gösterdiğim bu görüntüde insanlık dramı, bedava bir şey almak için değil, buradaki herkes para veriyor ve birbirlerini eziyorlar. Kara Cuma vakalarında her sene ölümler yaşanıyor. Sırf geçen sene 7 kişi hayatını kaybetti. 7 kişi alışveriş yaparken öldü, alışveriş yaparken ölünür mü ya? İnsanlar almak için birbirini ezdiği ürünlerden hangisine muhtaç sizce? Hepsinin en az evinde iki ya da üç tane kesinlikle vardır. Bugün tüketimin ihtiyaçla bağı koptu, bunun en önemli göstergelerden birisi bu. Eskiden tüketim ihtiyaçlara bağlıydı. Bugün hiçbirimiz eskidiği için bir ayakkabı veya giyilemez duruma geldiği için ya da olmadığı için bir ceket almıyoruz. Sokakta gezerken vitrinde bir ceket görüyorum cazip geliyor, satın alıp eve geliyorum. Aynı renk, aynı stilde ceketi neden aldım diye soruyorum kendime” diye konuştu.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *