İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel Ömer Lekesiz 'Sanat Zevk İçindir'

Ömer Lekesiz 'Sanat Zevk İçindir'

Sakarya Üniversitesi Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi’nin (SASGEM) düzenlediği ‘Çarşamba Konferansları’nın bu haftaki konuğu eleştirmen yazar Ömer Lekesiz oldu.
SAKARYA - Sakarya Üniversitesi / SAÜ İletişim Koordinatörlüğü Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte “Sanat Bizim Neyimize” başlıklı konu ele alındı. ‘Sanat sanat için midir, halk için midir?’ tartışmasına da değinen Ömer Lekesiz “Bu tartışma yıllardan beri vardır. Sanat zevk içindir. Çünkü zevk almadığınız bir şeye bakmak istemezsiniz. Kaldı ki, bu manada zevk bir şeyin sanatsal değeri de olmaz. Sanat hiçbir şekilde karmaşık olmamalıdır. Sanat bir dildir ve bir şeyi çözümlemek için vardır. Sanat kaostan kozmosa geçiş gibi gösterilemez. Bizim Batı ile ayrıştığımız nokta budur; sanat şu dünyanın varlığını sana hatırlatan bir şeydir” ifadelerini kullandı. “Sanat bizim neyimize diyerek aslında ikili bir söylemi kastetmiş oluyoruz. Biri olumlu anlamda biri de olumsuz anlamdadır” diyen Lekesiz, şunları kaydetti: “Olumsuz anlamı iş hayatınızda sanatla olan uğraşınızı CV’inize yazdığınız da işverenler sizi melankolik olarak düşünüp olumsuz değerlendirebilir. Evleneceksiniz diyelim,  sanatla olan uğraşınız olumlu referans olur mu? Dolaysıyla sanat, karın doyurmaz, araba aldırmaz, yat aldırmaz, sanatın bu anlamda hiçbir pratiği yoktur. Bu anlamda sanat bizim neyimize der geçeriz. Bir de işin dünya konjonktürü ile ilgili kısmı var; Düşünün ki ABD’nin, Irak’ı özgürleştirmek adına öldürdüğü insan sayısı 1,5 milyon. Gözünüzün önünde, burnunuzun dibinde 1,5 milyon insanın öldüğü dünyada sanatın ne anlamı olabilir. Hiçbir anlamı olamaz! Hangi sanat size bunu makul gösterebilir. Gündelik hayatımda da zaten sanatın herhangi bir karşılığı yok.” Ya Ben Öleyim mi Söylemeyince… Lekesiz devamla; “Şimdi gelelim işin bir de olumlu tarafına; Sanat var dedim. Çünkü sanatı doğuran zahiri ve batini hasretler bize rağmen, bizim içimizde kendiliğinden var olan şeyler. Yaşayan bir insan olarak duyduğumuz merak, sevinç coşku, öfke, tefekkür, tecessüs, ihata, övgüye muhtaçlık, tanınma ihtiyacı. Bunların bir ucu yine sanata değmiştir. Sanat bir kaçınılmazdır. Yunus Emre 1300’lü yıllarda iken ne demiştir;  Ya ben öleyim mi söylemeyince…” diye konuştu. Verili Bir Hikayenin İçinde Doğarız… İnsanların doğduğunda verili bir hikayenin içinde doğduğunu belirten Lekesiz “ Bize rağmen, bizden önce olan, bizimle ilişiği olmayan, bizsiz var olan bir hikâyenin içimde doğarız. Vakti geldiğinde bizden önce doğanların hikâyelerine değerek ilişerek, ya da onların hikâyelerini kendi hikâyemizin içine çekerek hayat denen şeyin içinde yer alırız. Hayat dediğimiz şey aslında bir hikâyedir. Anneler bize hep cennet tadında hikâyeler anlatır. Çünkü İlk annemiz Havva da, Habil ile Kabil cennetti anlatmıştır. İnsan olarak verilen bu değerin içinde gerek bilerek, gerek bilmeyerek yaşar” diye konuştu. İnsan Teki İçin Sanat Nedir? Sanata ilgi duyan insan kadar, sanat dallarının da farklılaştığını söyleyen Lekesiz “Her sanatçı, sanatı farklı şekillerde yorumlamıştır. Sanat kendi hakikati her neyse öyle olması gerekir. Bir de hikmet diye bir şeyden bahsederiz. Tasavvufla uğraşanlar bilir; Hakikat buysa hikmet nedir. Onun da şöyle bir tanımı var: Hakikat, her şeyi kendi hakikat içinde bilmektir. Eşyanın kendi içinde bilme ve tatma duygusudur. Hakikat o şeyi kendi yaratılış üzerinden bilmekse; hikmetse o şeyin bilinme sınırlarını bilmektir” diye konuştu. Sanatın bir soyutlama olduğunu kaydeden Lekesiz şiir örneğini vererek “Sanat yaratmasına sebep olan şey kelimelerden gelir. Kelime denen şey melekeye denk gelir. Sanat dediğimiz şeyde bir anlamda meleke vardır. Kelime insana nasip kılınır. Hiç bir insan ben bir kelime hatırlayayım diye de kelime hatırlamaz. Yok böyle bir şey. Dolaysıyla kelime bağışlanan bir şeydir kelime ancak verilirse insan bunun üzerinde bir şey tanımlar. İyi kelimelere nasip kılınan insanlar vardır, Örneğin Mevlana, bir tanedir ikinci bir Mevlana yoktur. Yunus Emre bir tanedir. Goethe bir tanedir. İnsanın kendisi bir kelimedir” şeklinde konuştu. Gerçek Ressam Nerede? Sanatın görme ve gösterme biçimi olduğuna değinen Lekesiz “ İspanyol ressam Diego Velazquez’in Las Meninas (Nedimeler) adlı tablosu İspanyol orta çağ tablosudur. Bir ressam ve nedimeler var, ve ressam tablonun içinde. Bu ressam kim? Aynadaki ressam burda ki ressam mı? Yoksa yokluğuyla var olan ressam mı? İşte bu tabloda nerden nasıl bakılması gerektiğini, gözün kaçış noktasının nerde olduğunu ancak sanat eseri üzerinden anlayabiliriz” diye konuştu. Sanat Salt Zevk Almak için yapılır ‘Sanat sanat için midir, halk için midir?’ tartışmasına da değinen Ömer Lekesiz “Bu tartışma yıllardan beri vardır. Sanat zevk içindir. Çünkü zevk almadığınız bir şeye bakmak istemezsiniz. Kaldı ki, bu manada zevk bir şeyin sanatsal değeri de olmaz. Sanat hiçbir şekilde karmaşık olmamalıdır. Sanat bir dildir ve bir şeyi çözümlemek için vardır. Sanat kaostan kozmosa geçiş gibi gösterilemez. Bizim Batı ile ayrıştığımız nokta budur; sanat şu dünyanın varlığını sana hatırlatan bir şeydir” ifadelerini kullandı. Konuşmasının bitiminde dinleyicilerin sorularını da yanıtlayan Ömer Lekesiz öğrencilere kitap önerisinde bulundu.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *