Zayıf Yönetici, Çürüyen Kurum

YAYINLAMA:

Bir yöneticinin en büyük zaafı, irade gösterememesidir. 

Kararsız, çekimser ve tavizkar bir liderlik, kurumları içten içe çürütür. Özellikle özerk yapıların siyasete bulaşmasıyla birlikte, yönetici hem kurumu hem de çalışanlarını savunmak yerine, güç odaklarına boyun eğmeyi tercih ederse, çalışanlarda aidiyet duygusu kalmaz. 

Bir kurumun güçlü olması, yöneticisinin dik durmasıyla mümkündür; aksi takdirde, kurum birilerinin arka bahçesi haline gelir.

Bazı yöneticiler, dışarıya karşı ezik ama içeride despot bir tutum sergiler. 

Dış dünyada edilgen, güçlülere karşı boyun eğen ama kurum içinde astlarını ezen bu tip yöneticiler, aslında kendi zayıflıklarını perdeleme çabasındadır. 

Gerçek lider, dışarıda da içeride de tutarlı bir duruş sergileyen kişidir. 

Taviz vermek ile işbirliği yapmak arasındaki farkı anlamayan yöneticiler, günü kurtarmak adına kurumun geleceğini feda ederler.

Pasif-agresif yönetim anlayışı, kurum kültürünü zehirler. 

Sürekli değişen kararlar, belirsiz talimatlar ve kişisel kaprislerle yönlendirilen bir yapı, çalışanların motivasyonunu yok eder. Çalışanlar kendilerini güvende hissetmez, adaletin olmadığını gördükçe işi sahiplenmez. Aidiyetin olmadığı bir kurumda başarı da sürdürülebilir değildir.

Peki, çözüm ne? 

Öncelikle yöneticilerin, konumlarını hak etmek için cesur ve ilkeli bir duruş sergilemeleri gerekir. Siyasi rüzgârlara göre şekil alan, korkak kararlarla günü kurtarmaya çalışan kişiler, kurumları yönetmek yerine çökertir. Lider, hem çalışanına hem de kuruma sahip çıkmalıdır. Açık iletişim, adaletli yönetim ve hesap verebilirlik, gerçek bir yöneticinin olmazsa olmazlarıdır.

Sonuç olarak, zayıf yöneticiler kurumları içten içe çökertir. 

Aidiyet, liyakat ve güveni tesis edemeyen, dışarıda eğilip içeride güç gösterisi yapan yöneticiler, kurumları değil ancak kendi egolarını besler. Geleceği sağlam bir kurum istiyorsak, yönetici koltuklarını hak eden, ilkeli ve dik durabilen insanlara teslim etmeliyiz.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *