1996 yılında Bill Gates tarafından söylenen “İçerik Kraldır” sözünü günümüz dinamikleriyle birleştirerek “en çok sosyalleşen” ve “arandığında ilk bulunan marka” olabilirsiniz. Peki artık milyonların yaşadığı internet dünyasında kalıcı ve fark yaratan olmanın sırrı nedir?
Dünya genelinde yaklaşık olarak 4,5 milyar internet kullanıcısı ve 3,5 milyar sosyal medya kullanıcısı var. Gerçek dünyanın yansıması olan sanal dünyadaki bu sayılar her geçen gün giderek artmakta. İnternetin bu denli yayılmasıyla birlikte bilgiye ulaşmak çok daha kolay oldu. Tüketici çok değişti. Alışkanlıkları da büyük değişimler gösterdi.
Sosyal medyada sosyalleşen insanlar aradığı her şeyi Google’da bulmaya başladı.
MİLYARLARCA İNSANIN GEÇTİĞİ BİR CADDEDE DÜKKANINIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜN!
Eskiden yalnızca dükkanınızın önünden geçen potansiyel müşterilere ulaşma imkanınız varken, şu anda içerisinden
günde milyarlarca insanın geçtiği Google’ı ve sosyal medyayı kullanarak çok daha geniş kitlelere ulaşma imkanı yakalayabilirsiniz. Peki böyle bir şansınız varken bunu neden kullanmayasınız?
Gelişen teknoloji ve değişen alışkanlıklarla birlikte kendini bu yeni dünyaya adapte ederek;
markasını doğru bir şekilde konumlandıran, ne istediğini bilen ve uzmanlardan destek alarak markasına kişilik kazandıran firmalar bu konuda atıl durumda kalan markaları geride bırakmıştır.
Sosyal medya ve internetin parametrelerini iyi okuyarak markasına kişilik kazandıran firmaların bundan sonraki yapması gereken şey ise markasını sosyalleştirmek ve arandığında bulunmak!
Markaların sosyalleşmesi ya da arandığında bulunmasında ise en büyük etken “içerik”dir.
İÇERİK NEDEN ÖNEMLİ?
Peki içerik neden bu kadar önemli? Proaktif Dijital İletişim Ajans Başkanı Birgül Taşdemir bu soruya şöyle cevap veriyor:
“
Bill Gates 1996 yılında “İçerik Kraldır” dediğinde bu bir kehanetti, bugünse gerçek. Çünkü o yıllarda paranın satın alabileceği tek bir sayfa ya da tek bir dakika ile tüketiciyi manipüle etmek mümkündü. O gün bir firma sahibinin bilmesi gereken tek şey ne kadar para kazanmak istediği ve bunun için de hedef kitlesini nasıl manipüle edebileceğini bilen iletişim uzmanları ile çalışmaktı.
“İÇERİĞİNİZ İYİ DEĞİLSE, MİLYONLAR DA HARCASANIZ NAFİLE…”
Ürün ya da hizmetin müşterilere gerçekte ne sunduğunun bir önemi yoktu önemli olan sizin reklamlarda ne vaat ettiğinizdi. Tek yönlü iletişim, sürekli tekrar edilen sözler ve görüntülerle markanızı hedef kitlenize istediğiniz şekilde algılatmanız ve manipüle etmeniz için yeterliydi.
Bugün ise marka sahibinin o ürün ya da hizmeti neden sunduğunu çok iyi bilmesi ve hedef kitleye gerçekte ne vaat ettiğini çok iyi anlatması gerekiyor. Yani içeriğiniz çok iyi olmak zorunda. İçeriğiniz iyi değilse reklama milyonlar da harcasanız nafile.
Bill Gates’in dediği gibi kral olan artık içerik…
Onu kral yapan üç aktör var. İlki, içeriği kral tayin eden nihai tüketici. Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir çağda bilinçlenen ve farkındalığı artan hedef kitle, satın alınan sayfalar ya da dakikalar içinde ürün ya da hizmetin söylediği vaatlerle değil gerçekte kendisine ne verdiğini anlatan içeriklerle ilgileniyor.
İkincisi, içeriği kral tahtına çıkaran marka sahibi. Hedef kitlenin gerçek ihtiyaçlarını iyi bilen, buna göre ürün ya da hizmet üreten ve bütün bunları yani işini anlatacak içerik ajansı ile çalışabilecek bir vizyonu olan marka sahibi, yaratılan kral içeriklerle sosyal medyanın en çok sosyalleşen markası Google’da arandığında ilk bulunan markası olur.
Hiçbir zaman tahtı sallanmayan içerik, kendini kral yapan markayı her mecrada en üst sıralara taşır.
İçeriğe kral tacını giydiren üçüncü aktör ise iyi bir içerik ajansıdır. Her mecra özelinde, nihai tüketicinin anlayacağı ve algıda seçeceği metin, tasarım ve videoları üreten içerik ajansı markanın hakkı olan yerde olmasını sağlar. Proaktif Dijital İletişim Ajansı olarak; kişisel medya hesaplarından marka hesaplarına, internet dünyasında fark yaratmak isteyenler için doğru konumlandırma yaparak kral olan içerikleri üretmek için çalışıyoruz. ”
“HEP HATIRLANAN” OLMANIN YOLU
İnsan beyni esasında olayları değil duyguları hatırlar.
Geriye dönüp net olarak hatırladığınız anılarınıza baktığınızda ya çok kızdığınız ya çok mutlu olduğunuz, ya çok korktuğunuz ya çok sinirlendiğiniz anları hatırladığınızı fark edeceksiniz. İnsan hafızasının çalışma şekli budur.
Hazırlayacağınız içeriklerde de tam olarak bunu baz almanız gerekir. İnsanlara ve duygularına dokunabilirseniz içeriğiniz, yani markanız, hafızlarda kalır. Freud’un söylediği
“Birinin sana neler yaptığını unutabilirsin ama sana ne hissettirdiğini unutamazsın.”
Sosyal medya hesaplarının yönetimi, içeriklerin oluşturulması, reklamlar, analiz ve raporlar dahilinde
markanızın dijital ortamda en iyi şekilde konumlandırılması ve ‘kral içerikler’ oluşturma yöntemleriyle ilgili daha fazla bilgi almak için www.proaktifiletisim.com adresini ziyaret edebilir, bize ulaşabilirsiniz…