
8 Mart Kutlama Değil, Anma Günü ve Farkındalıktır
Her yıl 8 Mart geldiğinde, pek çok kurum ve birey bu günü kutlamalarla, eğlencelerle, çiçeklerle anmaya çalışıyor. Oysa, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bir kutlama günü değil; kadın hakları mücadelesinin, eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin gündeme taşınması gereken bir farkındalık günüdür.
Tarihine bakıldığında, 8 Mart 1857’de ABD’de tekstil işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları talebiyle başlattıkları grevin kanlı bir şekilde bastırılmasıyla başlayan bir direnişin sembolüdür. Yıllar içinde kadın hakları ve eşitlik mücadelesinin önemli bir simgesi haline gelmiştir. Bu nedenle, bugünü sadece çiçek dağıtarak veya eğlenceler düzenleyerek geçirmek, esas amacını gölgeleyecek bir harekettir.
Çiçek değil, kalıcı çözümler istiyoruz oysa ki…
Kadınlara dağıtılan bir dal çiçek, birkaç gün içinde solar gider. Oysa kadınların beklentisi, çiçek ya da yüzeysel jestler değil; iş hayatında eşitlik, şiddete karşı etkin önlemler ve toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulanmasıdır. Örneğin, Türkiye’de akademide kadınların oranı incelendiğinde, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi kadınların oranı oldukça yüksek olmasına rağmen, profesör ve doçent seviyesine gelindiğinde kadın sayısının ciddi oranda düştüğünü görüyoruz.
Benzer şekilde, özel sektörde ve kamuda kadınların üst düzey yönetici pozisyonlarına yükselmesi hâlâ büyük bir sorun. Kadınlar, aynı yetkinliklere sahip olmalarına rağmen, cam tavan engeliyle karşı karşıya kalıyorlar. Kariyerlerinde ilerlemek isteyen kadınlar, erkek meslektaşlarından daha fazla çaba göstermek zorunda bırakılıyor. 8 Mart’ın bu gibi sorunları gündeme taşımak için bir fırsat olması gerekirken, konunun bir çiçek jestine indirgenmesi oldukça yüzeysel kalıyor.
STK'lar da aynı hataya düşüyor
Kadın haklarını savunma amacı taşıyan sivil toplum kuruluşları (STK) ve onların kadın kolları dahi zaman zaman aynı hataya düşerek, 8 Mart’ı kutlamaya ve eğlence organizasyonlarına odaklanıyor. Oysa asıl mesele, bu günü kadın hakları ve eşitlik için mücadele eden, çözüm üreten bir platforma çevirmektir. Etkinlikler, çiçekler ve yemek organizasyonları yerine, kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekecek paneller, sempozyumlar ve projeler hayata geçirilmelidir.
Gerçek kutlama, eşitliği sağlamaktır…
8 Mart’ta asıl yapılması gereken, kadınların iş hayatında, akademide, siyasette ve toplumsal yaşamda daha fazla söz sahibi olması için somut adımlar atmak. Kadınların karşılaştığı eşitsizlikleri gidermek için yasal düzenlemeler yapmak, toplumsal farkındalığı artırmak ve eğitime yatırım yapmak gerekmektedir. Kadınların ekonomik bağımsızlığını destekleyen politikalar geliştirmek, cinsiyet temelli ayrımcılıkla mücadele etmek ve iş yerlerinde kadın dostu uygulamaları artırmak, gerçek bir 8 Mart anması olacaktır.
Bu yüzden, 8 Mart’ı bir anma ve farkındalık günü olarak görmeli, bu özel günü anlamına uygun şekilde değerlendirmeliyiz. Çiçekler bir sembol olabilir, ancak asıl mesele solup giden çiçekler değil, kadınların hakları ve yaşam koşullarının kalıcı şekilde iyileştirilmesidir.