
Girişimcilik korkuyla değil, cesaretle büyür
Türkiye ekonomisiyle ilgili en çok konuşulan cümlelerden biri şudur:
“Gençler işsiz, kadınlar sistemin dışında.”
Peki bu tablo neden değişmiyor?
Geçtiğimiz günlerde Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde düzenlenen bir panelde bu soruya cesurca dokunan cümleler kuruldu. Panelin başlığı umut vericiydi: “Rekabetçi Türkiye Ekonomisi İçin Genç ve Kadın Girişimciliği”. Fakat içeriği... içeriği, üzerimize buz gibi bir gerçeklik serpti.
SATSO’nun ev sahipliğinde bir araya gelen isimler arasında, girişimcilik dünyasında önemli deneyimlere sahip isimler vardı: E-Akıl Derneği Başkanı Zeynep Dereli, DS Derneği’nden Dr. Samet Serttaş, SP Araştırmaları Merkezi’nden Hayriye Ataş ve Kamu Politikaları Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden ekonomist Yusuf Türk. Her biri kendi cephesinden konuştu, ama söyledikleri ortak bir zeminde buluştu: Türkiye’de girişimciliği destekleyen sistem, desteklemeye çalışırken aslında tıkıyor.
Girişimci mi? O da ne?
Dr. Samet Serttaş’ın “Türkiye’de girişimci eksiği var” cümlesi salonda yankılandı. Çünkü bu eksiklik sadece rakamsal değil, zihinsel de bir eksiklik. Türkiye’de girişimcilik hâlâ “perakende açayım, bir ofis tutayım” basitliğine indirgenmiş durumda. Oysa dünya artık yapay zekâ temelli iş fikirleriyle dönüyor. Uygulama fikirleri, dijital çözümler ve veri merkezli projelerle milyar dolarlar konuşuluyor. Bizde ise hâlâ girişimcilik = tabela + masa + sandalye.
Kadınlar Neden Geride?
Hayriye Ataş’ın sözleri özellikle düşündürücüydü: Kadınlar finansal araçlara ulaşmakta hâlâ zorlanıyor. “Teminat” denen duvar, yıllardır kadınların önünde hâlâ taş gibi duruyor. Kadın girişimciler sisteme güven vermek zorunda ama sistem onlara güvenmiyor. Çünkü biz hâlâ “girişimci kadının” önce bir eşi, sonra bir garantörü olması gerektiğini düşünen bir ekonomik yapıya sahibiz.
Gençler Neyi Bekliyor?
Yusuf Türk, “Kadın girişimcilik oranı %1 bile değil” dedi. Ama bu yalnızca kadınlar için geçerli değil. Gençler de aynı çıkmazda. Bir kuluçka merkezi açmak, birkaç hibe dağıtmak elbette güzel. Ama gençlere yalnızca fon değil, özgüven de gerekiyor. Risk almak, düşmek, kalkmak, yeniden denemek... bunlar olmadan girişimcilik olmaz. Ne yazık ki biz gençlere önce korkuyu öğretiyoruz: “Batar mısın?”, “Emin misin?”, “Ya olmazsa?”
Verisiz Yapay Zekâ, Eğitimsiz Girişimci
Zeynep Dereli, çağın en kritik konusuna değindi: Yapay zekâ. “Veri olmadan yapay zekâ olmaz” dedi. Çok doğru. Ama biz veriyle değil, kanaatle hareket ediyoruz. Ne yazık ki gençlerimiz algoritma değil; ahbap-çavuş ilişkileri üzerinden iş modeli geliştirmeye çalışıyor. Halbuki veriyle konuşan, analitik düşünebilen bir girişimci nesil yetiştirsek, korkularla değil cesaretle büyüsek… başka bir Türkiye mümkün olabilir.
Korkularla Girişimcilik Olmaz!
Ülkemizde girişimciliğin önündeki en büyük engel, sistemden çok zihniyet. Kadınlara güvenmeyen bir sistem, gençlerin risk almasına izin vermeyen bir toplum ve hâlâ "girişimcilik lüks iştir" diyen bir ekonomi anlayışı var.
Fikrin gücüne inanmayan, sadece ‘iş kurdu’ diye tabelaya bakan bir kültürde gerçek girişimcilik filizlenemez. O yüzden, önce kafalardaki korkuları, önyargıları ve tabuları kaldırmamız gerekiyor. Çünkü girişimcilik korkuyla değil, cesaretle büyür.